Suda geleceği tüketiyoruz!
CHP Niğde Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, içme ve sulama suyu konusunda yeterli bilincin oluşturulması için daha çok çaba gerektiğini söyledi ve “Hızla su kaynaklarını tüketiyoruz.” dedi.
Gürer, yeraltı sularının her yıl daha derinden temin edildiğine dikkat çekerek, “Yağmur, kar yağınca su sorunu bitmiyor. Sürekli ve düzenli bir mevsim etkisi oluşmuyor. O nedenle suyu doğru, bilinçli ve israf etmeden tüketmeliyiz. İçme suyunda baraj doluluğu önemli olsa da biriken su tüketimle kısa sürede seviyesi düşüp risk oluşturmaktadır. Keza tarımda önemli üretim alanlarında daha çok yeraltı suyu tüketilmektedir. Yeraltı suları da her geçen yıl daha çok çekiliyor. Hem suyu hem tarım alanları yönetimini sorunlu kılan süreç için başta salma (vahşi) sulamadan bir an önce vazgeçilmelidir.
Ülkemizde yeraltındaki suyun çıkarıldığı kuyuların yüzde 95'inin ruhsatsız olduğu ifade ediliyor. Su kuyularının ruhsatsız olması nedeniyle salma (vahşi) sulama zorunlu olarak yapılıyor. Bankalar, modern yöntemlerle sulama için krediyi kuyu ruhsatın varsa veriyor. Kuyu ruhsatı yoksa kredi kullanımı olası olmuyor. O durumda da daha çok su tüketildiğinden sular daha derine çekiliyor ve obruklar oluşuyor, sorunlar katlanıyor. Olması gereken, bu bağlamda kaçak kuyu sayılan yerlerin su kullanımında modern yöntemlerle sulamanın sağlanabileceği uygulamalara kapı aralamaktır. Kuyu kullanılıyorsa kaçak olup olmadığına bakmadan bu konuda bir düzenleme gerekiyor. Fiilen en az 20 yıldır kullanılan ruhsatsız kuyular var. Bu suyun doğru yönetilmesi için modern yöntemlere geçişi sağlayacak kredi verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, sarnıç yönteminin farklı bölgelerde uygulamaya alınması, yeraltı sulama barajlarının yapılması, çatı suları ve gri suyun da doğru yönetilmesi ve bu sayede suyun doğru yönetilmesi gerekiyor.
HER SU DAMLASI ÖNEMLİDİR
Gelecekte hesaplamalara göre 30-40 yıla kadar su sorununun derinleşeceğini bilim insanları ölçümlüyor. Sulu tarımın ise artan nüfus ve gıda talebinde çok önemli etkisi vardır. Gelecekten bu süreç doğru yönetilmesinden öte zorunluluktur. Susuz yaşam açlığı da tetikler. Bugün yeryüzüne doğrudan çıkan ve denizlere akan sular dahil her su kaynağımızı korumak ve tarımda tüketilir kılmak sağlanmalıdır. Göller, dereler kururken, yeraltı suları derine inerken, içilebilir ya da tarımda kullanılabilir suları denize akıtmadan kullanılması sağlanmalıdır.
Su kullanım ve yönetimi ilkokuldan başlayarak toplumun her kesiminin dikkatine taşınmalıdır. İktidar, kâğıt üzerinde düzenleme ya da birkaç konferans, toplantı ile bu sürecin yönetilemeyeceğini ve daha sıkı tedbir, daha yaygın bilinçlendirme çalışmasında bulunmanın gereğini görmelidir. Su planlaması ve öngörüsü kamudan her kesime yansımalıdır. Sanayi ile kirletilen su varlıkları içinde canlı yaşamaz dereler oluştuğu dikkate alındığında, suda gelecekte yaşamın sürmesi için tavizsiz uygulamalar ihtiyaç ve şarttır. Su kaynaklarını gözümüz gibi korumak zorundayız.” dedi.
//////////
Öcalan’ın tarihi çağrısı!
PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın, terör örgütüne yönelik “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısını değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, “Görünen o ki, en başta gündemde olan Öcalan’ın affı meselesi artık devreden çıkmış durumda. Çağrı, tamamen koşulsuz, şartsız ve talepsiz bir silah bırakma çağrısı.” dedi. Türkiye için şu anda çok önemli bir fırsatın olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaynak, “Mevcut küresel konjonktür, Türkiye açısından ciddi avantajlar barındırıyor ve bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi, ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonuna büyük katkı sağlayabilir.” dedi.