Öngörülen gerçekleşti

30 09 2024
221 kez okundu
halit.celikbudak@gmail.com


Avusturya’da öngörülen gerçekleşti. Avrupa siyasetini takip edenler bilir. Avusturya’da pazar günü yapılan seçimde aşırı sağcı Özgürlük Partisi FPÖ, birinci oldu. İlk kez ülkenin en güçlü siyasi gücü oldu. Anketlerin uzun zamandır öngördüğü gibi yüzde 13’lük rekor bir artış ile yüzde 29 civarında oy aldı. Seçim akşamı Viyana’dan dünyaya gönderilen mesaj bu. Bu kesin olmayan ilk sonuç. Mektup oyların da sayılmasıyla sonuç en geç yarın kesinleşecek.
* * * *
Tek başına veya koalisyonda 35 yıldır iktidarda olan merkez sağ muhafazakâr Halk Partisi ÖVP yüzde 11 gibi ciddi bir kayıpla yüzde 26,3 oy aldı. Sosyal Demokratlar yüzde 21 oy aldı (eksi 0,2 puan). Yeşiller, yüzde 5,6 düşüşle yüzde 8,3’e geriledi. Liberal NEOS oyların yüzde 9,1’ini (artı 1,0) aldı. Bira Partisi ve Komünist Parti KPÖ yüzde dört barajını aşamadı. Seçime katılım yüzde 77,9 ile 2019 seçimine göre iki puan daha yüksek oldu.
* * * *
Takip edenler bilir. Avusturya’da aşırı sağın yükselişi Hollanda, İtalya, Fransa, Almanya veya İtalya’daki gibi Avrupa çapında aşırı sağın yükselişini bir kez daha göstermiş oldu. Nedeni belli; Son yıllarda halkın bir bölümünde iktidardakilere yönelik hayal kırıklığı veya memnuniyetsizlik sürekli artıyor. Buna yaşam pahalılığı, artan işsizlik, iç güvenlik kaygısı, düzensiz göç gibi faktörlerin yol açtığı söylenebilir.
* * * *
1950’lerde eski SS mensupları tarafından kurulan Özgürlük Partisi, aslında uzun zamandır Avusturya siyaset sahnesinin bir parçası. 1980’lerden bu yana dört ayrı hükümette küçük ortak oldu. Ancak uzunca bir süre anketlerde alt sıralardaydı. Ta ki partinin yeni lideri Herbert Kickl (Foto) Haziran 2021’de yönetimi devralıp radikal ve uzlaşmaz bir yol izleyene kadar. 59 yaşındaki Kickl’in partiyi devralmasından bir yıl sonra yükseliş başladı. Bir iki eyalette küçük ortak olarak güç kazanmayı başardı.
* * * *
Avusturya dışında pek tanınmasa da, aşırı sağcı, popülist, göç karşıtı, Avrupa şüphecisi ve Rusya yanlısı Kickl, perde arkası stratejisti olarak uzun yıllar partideydi. 2006-2017 arası milletvekilliği ile Aralık 2017 - Mayıs 2019 arası Avusturya İçişleri Bakanı olarak görev yaptı. Görevinde ilticacıların ilk kabul merkezlerini “ayrılma merkezleri” olarak adlandırdı. Mülteciler için saat 22.00 ile 06.00 arasında ‘gönüllü gece dinlenmesi’ planlamış ve “Eğer bunu istemiyorlarsa, etrafta dolaşmak için bir yer bulacağız” demişti.
* * * *
Bakanlığı sırasında “öğretmenlerin siyasallaşmasına karşı ihbar merkezi” kurmak isteyen, ‘Sığınmacılar için hiçbir tıbbi bakım olmamalıdır. Olağanüstü hal yasasıyla sığınma hakkı askıya alınmalıdır’ diyen aşırı sağcı partinin lideri seçim sonucunu Avusturya’da bir yön değişikliği sinyali olarak görüyor. Ama durumun pek de öyle olmadığı açık. Önümüzdeki beş yıl içinde ülkeyi kimin yöneteceği dün tamamen belirsizliğini koruyordu.
* * * *
Aşırı sağcı liderin başarısı ne kadar açık olsa da, Federal Şansölyeliğe taşınma şansı zayıf. Çünkü aşırı sağcı liderin çoğunluğa sahip koalisyon kurması imkansıza yakın zor. Çünkü diğer tüm partiler onunla koalisyonu reddediyor. Bunun dışında belirleyici söz yetkisi Federal Cumhurbaşkanına ait. Ve görevdeki Cumhurbaşkanı aşırı sağcı lideri bakanlıktan azletmişti -bu şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir durumdu- ve en azından dolaylı olarak, Cumhurbaşkanının hükümet kurma yetkisini aşırı sağcı lidere vermeyi düşünmediği biliniyor.
* * * * 
Şöyle diyelim. Avusturya’da aylardır, aşırı sağcı partinin seçimde en güçlü güç olarak ortaya çıkması durumunda nasıl başa çıkılacağı konusunda hararetli bir tartışma sürüyordu. İşte tam da böyle oldu. Peki şimdi ne olacak? Sakinliği, ince mizah anlayışı ve sorumluluk duygusuyla ülkede istikrar sağlayıcı bir güç olarak nitelenen 80 yaşındaki Cumhurbaşkanı ‘Anayasal devletimiz çalışıyor, bu güven verici’ diyor. Avusturya’nın bu güvene şimdi daha çok ihtiyacı var sanırım.    

Whatsapp