EDİRNE’DE DEPREM VE SELLERİN ETKİLERİ ELE ALINDI
TÜ Balkan Kongre Merkezinde gerçekleştirilen çalıştayda, deprem ve sellerin etkileriyle afet öncesi ve sonrasında alınacak tedbirler konuşuldu. Edirne Vali Yardımcısı Turgut Subaşı, açılış programında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin doğal afetlerle karşı karşıya kalabildiğini söyledi.
Afetlerden en az can ve mal kaybıyla çıkabilmek için gerekli önlemlerin alındığını belirten Subaşı, kurum ve kuruluşların görevinin oluşabilecek yıkımı, sosyal ve ekonomik hayatta öngörülen zararları en aza indirmek olduğunu dile getirdi.
Tüm kurum ve kuruluşların iş birliği halinde afetlere hazırlık süreçlerini yönetmesinin çok önemli olduğunu anlatan Subaşı, şunları kaydetti: "Bir deprem ve sel taşkınında oluşabilecek hadiseleri öngörüp hazırlık yapmalı. Bu hazırlığı önce bireyler, aileler, kurumlar ve sivil toplum örgütleri yapacak. Bunlar iş birliği halinde yapılacak. AFAD il müdürlükleri daha çok koordinatör rolünde. Herkese verilen gruplar var. Afet anında iletişim ve ulaşım sağlanmalı. Barınma ve yemek ihtiyacı ile zarar tespitinin yapılması lazım. Bu durum ancak önceden planlı çalışmalarla yapılabilir."
Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Cenk Ergüden ise sel, taşkın ve deprem gibi afetlerin sadece can ve mal kaybına neden olmadığını, aynı zamanda şehirlerin sosyal dokusunu ve ekonomik yaşamı tehdit ettiğini ifade etti.
Afetlerin yaşamın kaçınılmaz bir gerçeği olduğunu belirten Ergüden, Edirne'nin coğrafi konumu gereği sel ve taşkınlar başta olmak üzere farklı doğal afetlere açık bir kent olduğuna dikkati çekti. Zorluklara hazırlıklı olunması gerektiğini dile getiren Ergüden, "Geleceğimizi daha güvenli bir şekilde inşa etmek, toplumumuzu bilinçlendirmek için proaktif bir yaklaşım sergilemek zorundayız." diye konuştu.
TÜ Doğal Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya da çalıştayda sel, taşkın ve depremlerin kapsamlı şekilde ele alınacağını ifade etti.
Açılış programının ardından oturumlara geçildi.
MARMARA DENİZİ'NDEKİ OLASI DEPREMİN 11 İLİ ETKİLEMESİ ÖNGÖRÜLÜYOR
Deprem uzmanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Marmara Denizi'ndeki olası bir depremin kıyı şeridi ile bölgedeki 11 ili etkilemesini beklediklerini belirtti. Eyidoğan, Trakya Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen afet çalıştayı için geldiği Edirne'de gazetecilere yaptığı açıklamada, Marmara coğrafyasının 2 bin yıllık deprem tarihi olduğunu ifade etti. Bölgede bir depremin beklendiğine işaret eden Eyidoğan, "Marmara coğrafyasındaki 11 il büyük bir depremde etkilenecek. Son yaşanan 6 Şubat depremi bölge depremiydi, 7,8 ve 7,5 büyüklüğünde depremler oldu. Marmara içinde 7 ve daha büyük bir deprem beklentisi yıllardır konuşuluyor. Konuyla ilgili bilim insanları çalışmalar yapıyor. Böyle bir beklentimiz var ama tam olarak tarihi ve yeri kesin belli değil ama böyle yüksek bir tehlike var." dedi.
Eyidoğan, Marmara'daki olası depremin İstanbul kadar denize kıyısı olan diğer illeri de etkileyeceğine dikkati çekti.
‘BÖLGESEL DEPREM ÇOK CİDDİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR’
Bölgede büyük bir nüfusun yaşadığını hatırlatan Eyidoğan, şunları kaydetti: "Marmara Denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fayı üzerinde bir deprem olması durumunda bundan yalnız İstanbul değil, Marmara'daki 11 il etkilenecek. İstanbul ne kadar etkilenecekse Tekirdağ, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale de etkilenecek. Marmara Denizi'ne kıyısı olan şehirler etkilenecek. Marmara Bölgesi 30 milyona yakın nüfusu barındırıyor bunun büyük çoğunluğu İstanbul'da. Dolayısıyla 30 milyonun yaşadığı bir coğrafyada bir bölgesel deprem çok ciddi sorunlara yol açabilir. Çünkü Marmara Bölgesi'nin gayri safi milli hasıladaki payı yüzde 50 civarındadır. Bu aynı zamanda ülke ekonomisi için de büyük sorun teşkil eder, bir beka sorunu haline gelebilir."
‘AFET FARKINDALIĞI ARTIRILMALI’
Eyidoğan, riski en aza indirebilmek için kurum ve kuruluşların ortak çalışmalar yapması gerektiğini vurguladı. Afet risklerinin azaltılması sürecinde farkındalığın çok önemli olduğunu dile getiren Eyidoğan, "Toplumun her katmanının bu farkındalığı canlı tutması lazım. Günlük yaşam sürecinde insanlar bazı şeyleri unutabiliyor. Ancak gerek yerel yönetimler gerek mülki idareler gerekse üniversiteler ve akademisyenler bulundukları bölgelerde afetle ilgili önlemleri alıp, halka bilgi vermeliler. Toplum temelli bir afet riski çalışması yapıldığı zaman daha iyi sonuçlar alınıyor." diye konuştu. Eyidoğan, kentsel dönüşüm ve binaların güçlendirilmesi yoluyla yapıların depreme hazır hale getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
AA