Bir Muazzez İlmiye Çığ anısı

20 11 2024
349 kez okundu
kiyikose@devrimgazetesi.com.tr

Muazzez İlmiye Çığ ışık oldu; yıldızlar yoldaşı olsun. Artık hep yüreklerimizde yaşayacak. Yolumuzu aydınlatacak. Yaşamı boyu ilimle uğraştı. İlmini bize miras bıraktı. Babası adını İlmiye koymuştu. Ona layık oldu. Cumhuriyet ve Atatürk kızı olarak doğdu; hep öyle kaldı.
Bir keresinde Aziz Nesin’e sormuştum “Bu kadar yazı çizi işine nasıl yetişiyorsun” diye. O da “Nasıl yetiştireceğimi bilmiyorum” demişti. Ömrü boyu çalıştı, yazdı, 110’un üzerinde kitap yazdı. Muazzez İlmiye Çığ da 110 yaşında, “Yetiştirmem gereken çok iş var çocuklar” diyordu, çalışıyordu. Tüm Atatürk ve Cumhuriyet kızlarına örnek oldu. Binlerce Sümer ve Hitit tableti üzerinde çalıştı. Sümer ve Hitit yazıları, kültürü, tarihi üzerine çok önemli çalışmaları vardı. Dinleri derinlemesine araştırıyor, kutsal kitapların kaynaklarının derinliklerine iniyordu.
1990’lı yıllarda Bilim Ütopya Dergisi’nde Sümerler, Batı Asya Tarihi ve dinler tarihiyle ilgili çalışmalar yapılırken çalışmalarından, ortaya çıkardığı sonuçlardan yararlanılmaya başlandı. Dergideki yazılarını Kaynak Yayınları’ndan çıkan 20’nin üzerinde kitap izledi.
TÜRKLERDE ÇAM SÜSLEME
Birçok araştırmacıya göre çam Türklerde kutsaldır. Muazzez İlmiye Çığ ile sohbetimiz sırasında söz bu çam süsleme olayına geldi. Bafa’nın düğünlerdeki çam kırma ve süsleme geleneğini anlattım. Ben anlattıkça o, “Çok önemli, çok önemli” diye heyecanlanıyordu. Çamın Türklerde kutsal olduğunu ve Hıristiyan dünyasının Noel çamı süsleme geleneğinin Türklere uzandığı kanısında olduğunu anlattı. Ben yazılı bir kaynak olup olmadığını sordum. Bana Murat Adji’nin Kıpçaklar (Türklerin ve Büyük Bozkırın Kadim Tarihi) isimli Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınlarından çıkan bir kitabını tavsiye etti.
Gerçekten Adji’nin kitabının 47. sayfasında Çam Bayramı Bölümü vardı. Buradan birkaç paragraf okuyalım: “Çam bayramı kışın tam ortasında, 25 Aralık’ta başlıyordu. Bu tarihte gün geceyi yeniyordu ve güneş yeryüzünü eskisinden daha fazla aydınlatıyordu. İnsanlar Ülgen’e dua ediyor ve iade edilen güneş için teşekkür ediyorlardı. Dualarının kabul edilmesi için de Ülgen’in çok sevdiği bir çam ağacını süslüyorlardı. Eve getirdikleri çam ağacının dallarına parlak, renkli, kurdele benzeri bezler bağlıyorlardı ve yanına da hediyeler yerleştiriyorlardı.”
“İnsanlar güneşin karanlığı yenmesini kutluyor ve bunun için bütün gece eğleniyorlardı. Bütün gece boyunca ‘koraçun, koraçun’ diye naralar atıyorlardı. Bu bayramın adı Koraçun idi; bu kelime eski Türk dilinde ‘azalsın’ anlamına gelmektedir. Demek ki, bu kelime ‘gece azalsın, gün uzasın’ anlamını vermekteydi. İnsanlar ağacın etrafında halkalar oluşturarak sabaha kadar eğleniyorlardı. Bu halkaya da ‘ınderbay’ deniyordu. İnsanlar güneşi davet etmek için güneşi simgeleyen bir halka oluşturuyorlardı. Bu yolla güneşin geri gelmesini diliyorlardı. Bu gece herkes dileğinin mutlaka gerçekleşeceğine içten inanıyordu. Ülgen gerçekten de hiçbir zaman dilekleri reddetmedi, insanları zor durumda bırakmadı. Bayramdan sonra gece kısalıyor ve güneş gökyüzünde daha fazla görünmeye başlıyordu. Çam ağacı ‘Ülgen’in ağacı’ olarak adlandırılıyordu. Bu ağaç her zaman, beşeri dünya ile yer altı tanrıları ve ruhlar dünyasını birbirine bağlayan bir ağaç olarak algılanmıştır.”
Ne mutlu! Muazzez İlmiye Çığ’ı saygı sevgi ve özlemle anıyoruz. 

Abdullah GÜRGÜN

/////////

KÂĞITTAN VAZGEÇMEYİN, HATTA MÜREKKEBİ GERİ GETİRİN

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Ülke Politikaları Vakfı toplantısında yaptığı konuşma kalabalık CHP’li bir grup tarafından dikkatle izlendi. Kalaycıoğlu’nun konuşması seçim ve sandık güvenliği üzerineydi. Bu bağlamda şu önemli vurguyu yaptı: “Kâğıttan asla vazgeçmeyiniz! Hatta gerekirse mürekkebi geri getiriniz.”
Bu demokrasi formunun fikrimce en önemli maddesi olmuştur. Bu önümüzdeki seçim bizim demokratik bir ülkede son seçimimiz olacaktır. Bu oldu bittiye getirilmeden üzerinde muhalefet edilmesi gereken en aciliyetli konu olmalıdır.
Islak imzalı tutanaklar bu halkın seçime olan güvencesidir, sandığa gitme sebebidir. Eğer demokrasiye seçim güvenliğine olan bu inanç tamamen kırılırsa artık Cumhuriyetçi seçmenin oy kullanmak için hiçbir sebebi kalmayacak ve demokrasiden otokrasiye geçiş çok hızlı olacaktır.

Yalçın Bayer’in Hürriyet’teki köşesinden…

 

 

Firma Rehberi
Whatsapp